Şehir eşleştirmede başarıya ulaşmak için AB’nin geliştirdiği proje döngüsü yönetimi (PCM) veya başarısı ispatlanmış benzer bir proje yönetim metodolojisini kullanmanın faydalı olacağını düşünüyorum.
Eşleştirmeye başlangıç noktamızı yerelde yaşanan somut bir sorunun çözülmesi, öncelikli bir ihtiyacın karşılanması olarak belirlersek, yani proje ihtiyaçtan doğarsa; hem eşleşen tarafların ve paydaşların süreci sahiplenmesi daha güçlü olacak, hem de süreç sonunda elde edilecek çıktılar herkes için daha tatmin edici olacaktır. Ayrıca daha işin başında sorun ya da ihtiyaç iyi tanımlandığında eşleşme yapılacak doğru partnerin bulunması da daha kolay ve isabetli hale gelecektir. İşbirliği süresince taraflara düşen rollerin ve sorumlulukların kolay anlaşılır, net ve boşluk bırakmayacak şekilde müşterek çabayla yazılı hale getirilmesinin, daha kolay yönetilebilir bir uygulama dönemi geçirmemizi sağlayacağına inanıyorum. Eşleştirme uygulaması devam ederken, kağıt üzerindeki raporlamalar kadar sahada fiilen nelerin gerçekleştiğinin de yakından takip edilmesi yine kritik önemde bir husus olarak ortaya çıkıyor.
Kurgulama ve uygulama aşamaları güçlü bir şehir eşleştirmenin, yerel yönetimlerimizin kurumsal kapasitelerini geliştireceği gibi yeni işbirlikleri için de sağlam temeller oluşturacağına inanıyorum.